HİLYE-İ SAADET VE ESMA-İ NEBİ / HAT: FATİH ÖZKAFA
Hilye-i Şerif, Osmanlı hattatlarının 17. Yüzyılda geliştirdikleri bir hat eseri formunun adıdır. Hz. Muhammed’in vasıflarını, bu vasıflardan bahseden kitap ve levhaları ifade etmek için kullanılmıştır. İslam dininde Hz. Muhammed’in (s.a.v) resminin çizilmesi doğru görülmediği için onu sözle tasvir etme yöntemi tercih edilmiş ve Müslümanlar peygamberleri hakkındaki bu sözlü tasvirleri bir araya getirerek evlerinde ve iş yerlerinde bulundurmaya başlamışlardır.
Hilye-i Şerif’te nakledilen metin hep aynı olmakla birlikte, bu metin sayısız farklı alt tasarımla ortaya konmuş ve ortaya inanılmaz büyük bir zenginlik çıkmıştır. Hilye-i Şerif’te aktarılan metin Hz. Muhammed’in (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) vasıflarını aktaran ve Hz. Ali’den rivayet edilen bir Hadis-i Şerif’tir.
Günümüzde hala devam eden bu geleneğin en güzel örneklerini Neva Arts olarak sizlerle buluşturuyoruz.
Hilye-i Şerif Metninin Meali:
“Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla
Hazret-i Ali kerremallahu vecheh Hazret-i Peygamber sallallahu aleyhi ve selem’i tanımladığı zaman şöyle anlattı:
“Onun boyu ne çok kısa ne de çok uzundu. Orta boyluydu. Saçları ne kısa kıvırcık ne de düz uzundu. Kıvırcıkla düz arasındaydı. Yuvarlak yüzlü, duru beyaz tenli, iri ve siyah gözlü, uzun kirpikliydi. İri kemikli ve geniş omuzluydu. Göğsü, ortasından karnına kadar kılsızdı. İki avucu ve tabanları dolgundu. Düz değildi. Yürüdüğü zaman sanki yokuş aşağı iner gibi rahatlıkla ilerlerdi. Sağına veya soluna baktığında bütün vücuduyla dönerdi. İki omuzu arasında nübüvvet mührü vardı. Bu O’nun son Peygamber oluşunun nişanesiydi. O, insanların en cömert gönüllüsü, en yumuşak huylusu ve en arkadaş canlısıydı. O’nu ansızın görenler O’nun heybeti karşısında sarsıntı geçirirler, fakat yakından tanıyarak sohbetinde bulunanlar O’nu her şeyden çok severlerdi. O’nun üstünlüklerini ve güzelliklerini anlatmaya çalışan bir kimse, “ben ne O’ndan önce ne de O’ndan sonra O’nun gibi birini görmedim!” demekten kendini alamazdı. Allah’ın salâtü selamı O’na üzerine olsun.
Ebû Bekr Sıddıyk. Allah O’ndan razı oldu.
Ömer’ul-Faruk. Allah O’ndan razı oldu.
Osman Zünnureyn. Allah O’ndan razı oldu.
Ali Kerremallahu Vecheh. Allah O’ndan razı oldu.
Muhakkak ki biz, seni alemlere rahmet olarak gönderdik.”
Eserde ayrıca Hz. Muhammed’in 100 ismi – lakabı da yazılıdır. Bu isimler ve anlamları ise şunlardır:
“Abdullah: Allah’ın kulu.
Âbid: Kulluk eden, ibadet eden.
Âdil: Adaletli, doğru, doğruluktan, haktan ayrılmayan.
Ahmed: En çok övülmüş, sevilmiş.
Ahsen: En güzel.
Alî: Çok yüce.
Âlim: Bilgin, bilen.
Allâme: Çok bilgili.
Âmil: İşleyici; iş ve hareket adamı.
Aziz: Çok yüce, çok şerefli.
Beşîr: Müjdeleyici.
Burhan: Sağlam delil.
Cebbâr: Kahredici, galip.
Cevâd: Cömert.
Ecved: En iyi, en cömert.
Ekrem: En şerefli.
Emin: Doğru ve güvenilir.
Fadlullah: Allah’ın ihsanı, fazlı.
Fâruk: Hakkı ve bâtılı ayıran.
Fettâh: Yoldaki engelleri kaldıran.
Gâlip: Hâkim ve üstün.
Gani: Zengin.
Habib: Sevgili, çok sevilen.
Hâdî: Doğru yola götüren.
Hâfiz: Muhafaza edici.
Halîl: Dost.
Halîm: Yumuşak huylu.
Hâlis: Saf, temiz.
Hâmid: Hamd edici, övücü.
Hammâd: Çok hamd eden.
Hanîf: Hakikate sımsıkı sarılan.
Kamer: Ay.
Kayyim: Görüp gözeten.
Kerîm: Çok cömert, çok şerefli.
Mâcid: Yüce ve şerefli.
Mahmûd: Övülen.
Mansûr: Zafere kavuşmuş.
Masûm: Suçsuz, günahsız.
Medenî: Şehirli, bilgili ve görgülü.
Mehdî: Hidâyet eden, doğru yola ileten.
Mekkî: Mekkeli.
Merhûm: Rahmetle bezenmiş.
Mes’ud: Mutlu.
Metîn: Sağlam, özü ve sözü doğru, itimat edilir.
Muallim: Öğretici.
Muhammed: Yerde ve gökte çok övülen.
Muktefâ: Peşinden gidilen.
Muslih: Islah edici ve düzene koyucu.
Mustafa: Çok arınmış.
Mutî: Hakka itaat eden.
Mu’tî: Veren, ihsan eden.
Muzaffer: Zafer kazanan, üstün.
Mübârek: Uğurlu, hayırlı, bereketli, feyzli.
Müctebâ: Seçilmiş.
Mükerrem: Şerefli, yüce, aziz, hürmet ve tâzime erişmiş.
Müktefî: İktifâ eden.
Münîr: Nurlandıran, aydınlatan.
Mürsel: Elçilikle gönderilmiş.
Mürtezâ: Beğenilmiş, seçilmiş.
Müstakîm: Doğru yolda olan.
Müşâvir: Kendisine danışılan.
Nakî: Çok temiz.
Nakîb: Halkın iyisi, kavmin en seçkini.
Nâsih: Öğüt veren.
Nâtık: Konuşan, nutuk veren.
Nebî: Peygamber.
Neciyyullah: Allah’ın sırdaşı.
Necm: Yıldız.
Nesîb: Asîl, temiz soydan gelen.
Nezîr: Uyarıcı, korkutucu.
Nimet: İyilik, dirlik ve mutluluk.
Nûr: Işık, aydınlık.
Râfi: Yükselten.
Ragıb: Rağbet eden, isteyen.
Rahîm: Müminleri çok seven, acıyan.
Râzî: Kabul eden, hoşnut olan.
Resûl: Elçi.
Reşîd: Akıllı, olgun, iyi yola götürücü.
Saîd: Mutlu.
Sâbir: Sabreden, güçlüklere dayanan.
Sadullah: Allah’ın mübarek kulu.
Sâdık: Doğru olan, gerçekçi.
Saffet: Arınmış, seçkin.
Sâhib: Mâlik, arkadaş; sohbet edici.
Sâlih: İyi ve güzel huylu.
Selâm: Noksan ve ayıptan emin.
Seyfullah: Allah’ın kılıcı.
Seyyid: Efendi.
Şâfi: Şefaat edici.
Şâkir: Şükredici.
Şems: Güneş.
Tâhâ: Kur’an-ı kerimdeki rümuz ismi.
Tâhir: Çok temiz.
Takî: Haramlardan kaçınan.
Tayyib: Helâl, temiz, güzel, hoş.
Vâfi: Sözünde duran, sözünün eri.
Vâiz: Nasihat eden.
Vâsıl: Kulu Rabbine ulaştıran.
Velî: Veli, sahip, dost.
Yasîn: Gerçek insan, insan-ı kâmil.
Zâhid: Masivadan yüz çeviren.
Zâkir: Allah’ı çok anan.
Zeki: Temiz, akıllı.”
Hilye-i Saadet ve Esma-i Nebi
Yüksek baskı kalitesi ile ön plana çıkan “Hilye-i Saadet“ eserini, evlerinize veya iş yerlerinize zerafet vesilesi; ya da sevdiklerinizin gönlünü hoş etmeniz için ince düşünülmüş bir hediye alternatifi olarak Nida Arts güvencesiyle beğenilerinize sunuyoruz.
Hilye-i Saadet ve Esma-i Nebi
Yüksek baskı kalitesi ile ön plana çıkan “Hilye-i Saadet“ eserini, evlerinize veya iş yerlerinize zerafet vesilesi; ya da sevdiklerinizin gönlünü hoş etmeniz için ince düşünülmüş bir hediye alternatifi olarak Nida Arts güvencesiyle beğenilerinize sunuyoruz.
HİLYE-İ SAADET VE ESMA-İ NEBİ / HAT: FATİH ÖZKAFA
Hilye-i Şerif, Osmanlı hattatlarının 17. Yüzyılda geliştirdikleri bir hat eseri formunun adıdır. Hz. Muhammed’in vasıflarını, bu vasıflardan bahseden kitap ve levhaları ifade etmek için kullanılmıştır. İslam dininde Hz. Muhammed’in (s.a.v) resminin çizilmesi doğru görülmediği için onu sözle tasvir etme yöntemi tercih edilmiş ve Müslümanlar peygamberleri hakkındaki bu sözlü tasvirleri bir araya getirerek evlerinde ve iş yerlerinde bulundurmaya başlamışlardır.
Hilye-i Şerif’te nakledilen metin hep aynı olmakla birlikte, bu metin sayısız farklı alt tasarımla ortaya konmuş ve ortaya inanılmaz büyük bir zenginlik çıkmıştır. Hilye-i Şerif’te aktarılan metin Hz. Muhammed’in (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) vasıflarını aktaran ve Hz. Ali’den rivayet edilen bir Hadis-i Şerif’tir.
Günümüzde hala devam eden bu geleneğin en güzel örneklerini Neva Arts olarak sizlerle buluşturuyoruz.
Hilye-i Şerif Metninin Meali:
“Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla
Hazret-i Ali kerremallahu vecheh Hazret-i Peygamber sallallahu aleyhi ve selem’i tanımladığı zaman şöyle anlattı:
“Onun boyu ne çok kısa ne de çok uzundu. Orta boyluydu. Saçları ne kısa kıvırcık ne de düz uzundu. Kıvırcıkla düz arasındaydı. Yuvarlak yüzlü, duru beyaz tenli, iri ve siyah gözlü, uzun kirpikliydi. İri kemikli ve geniş omuzluydu. Göğsü, ortasından karnına kadar kılsızdı. İki avucu ve tabanları dolgundu. Düz değildi. Yürüdüğü zaman sanki yokuş aşağı iner gibi rahatlıkla ilerlerdi. Sağına veya soluna baktığında bütün vücuduyla dönerdi. İki omuzu arasında nübüvvet mührü vardı. Bu O’nun son Peygamber oluşunun nişanesiydi. O, insanların en cömert gönüllüsü, en yumuşak huylusu ve en arkadaş canlısıydı. O’nu ansızın görenler O’nun heybeti karşısında sarsıntı geçirirler, fakat yakından tanıyarak sohbetinde bulunanlar O’nu her şeyden çok severlerdi. O’nun üstünlüklerini ve güzelliklerini anlatmaya çalışan bir kimse, “ben ne O’ndan önce ne de O’ndan sonra O’nun gibi birini görmedim!” demekten kendini alamazdı. Allah’ın salâtü selamı O’na üzerine olsun.
Ebû Bekr Sıddıyk. Allah O’ndan razı oldu.
Ömer’ul-Faruk. Allah O’ndan razı oldu.
Osman Zünnureyn. Allah O’ndan razı oldu.
Ali Kerremallahu Vecheh. Allah O’ndan razı oldu.
Muhakkak ki biz, seni alemlere rahmet olarak gönderdik.”
Eserde ayrıca Hz. Muhammed’in 100 ismi – lakabı da yazılıdır. Bu isimler ve anlamları ise şunlardır:
“Abdullah: Allah’ın kulu.
Âbid: Kulluk eden, ibadet eden.
Âdil: Adaletli, doğru, doğruluktan, haktan ayrılmayan.
Ahmed: En çok övülmüş, sevilmiş.
Ahsen: En güzel.
Alî: Çok yüce.
Âlim: Bilgin, bilen.
Allâme: Çok bilgili.
Âmil: İşleyici; iş ve hareket adamı.
Aziz: Çok yüce, çok şerefli.
Beşîr: Müjdeleyici.
Burhan: Sağlam delil.
Cebbâr: Kahredici, galip.
Cevâd: Cömert.
Ecved: En iyi, en cömert.
Ekrem: En şerefli.
Emin: Doğru ve güvenilir.
Fadlullah: Allah’ın ihsanı, fazlı.
Fâruk: Hakkı ve bâtılı ayıran.
Fettâh: Yoldaki engelleri kaldıran.
Gâlip: Hâkim ve üstün.
Gani: Zengin.
Habib: Sevgili, çok sevilen.
Hâdî: Doğru yola götüren.
Hâfiz: Muhafaza edici.
Halîl: Dost.
Halîm: Yumuşak huylu.
Hâlis: Saf, temiz.
Hâmid: Hamd edici, övücü.
Hammâd: Çok hamd eden.
Hanîf: Hakikate sımsıkı sarılan.
Kamer: Ay.
Kayyim: Görüp gözeten.
Kerîm: Çok cömert, çok şerefli.
Mâcid: Yüce ve şerefli.
Mahmûd: Övülen.
Mansûr: Zafere kavuşmuş.
Masûm: Suçsuz, günahsız.
Medenî: Şehirli, bilgili ve görgülü.
Mehdî: Hidâyet eden, doğru yola ileten.
Mekkî: Mekkeli.
Merhûm: Rahmetle bezenmiş.
Mes’ud: Mutlu.
Metîn: Sağlam, özü ve sözü doğru, itimat edilir.
Muallim: Öğretici.
Muhammed: Yerde ve gökte çok övülen.
Muktefâ: Peşinden gidilen.
Muslih: Islah edici ve düzene koyucu.
Mustafa: Çok arınmış.
Mutî: Hakka itaat eden.
Mu’tî: Veren, ihsan eden.
Muzaffer: Zafer kazanan, üstün.
Mübârek: Uğurlu, hayırlı, bereketli, feyzli.
Müctebâ: Seçilmiş.
Mükerrem: Şerefli, yüce, aziz, hürmet ve tâzime erişmiş.
Müktefî: İktifâ eden.
Münîr: Nurlandıran, aydınlatan.
Mürsel: Elçilikle gönderilmiş.
Mürtezâ: Beğenilmiş, seçilmiş.
Müstakîm: Doğru yolda olan.
Müşâvir: Kendisine danışılan.
Nakî: Çok temiz.
Nakîb: Halkın iyisi, kavmin en seçkini.
Nâsih: Öğüt veren.
Nâtık: Konuşan, nutuk veren.
Nebî: Peygamber.
Neciyyullah: Allah’ın sırdaşı.
Necm: Yıldız.
Nesîb: Asîl, temiz soydan gelen.
Nezîr: Uyarıcı, korkutucu.
Nimet: İyilik, dirlik ve mutluluk.
Nûr: Işık, aydınlık.
Râfi: Yükselten.
Ragıb: Rağbet eden, isteyen.
Rahîm: Müminleri çok seven, acıyan.
Râzî: Kabul eden, hoşnut olan.
Resûl: Elçi.
Reşîd: Akıllı, olgun, iyi yola götürücü.
Saîd: Mutlu.
Sâbir: Sabreden, güçlüklere dayanan.
Sadullah: Allah’ın mübarek kulu.
Sâdık: Doğru olan, gerçekçi.
Saffet: Arınmış, seçkin.
Sâhib: Mâlik, arkadaş; sohbet edici.
Sâlih: İyi ve güzel huylu.
Selâm: Noksan ve ayıptan emin.
Seyfullah: Allah’ın kılıcı.
Seyyid: Efendi.
Şâfi: Şefaat edici.
Şâkir: Şükredici.
Şems: Güneş.
Tâhâ: Kur’an-ı kerimdeki rümuz ismi.
Tâhir: Çok temiz.
Takî: Haramlardan kaçınan.
Tayyib: Helâl, temiz, güzel, hoş.
Vâfi: Sözünde duran, sözünün eri.
Vâiz: Nasihat eden.
Vâsıl: Kulu Rabbine ulaştıran.
Velî: Veli, sahip, dost.
Yasîn: Gerçek insan, insan-ı kâmil.
Zâhid: Masivadan yüz çeviren.
Zâkir: Allah’ı çok anan.
Zeki: Temiz, akıllı.”